45- SEN BEN LENİN- (2)
Zihnimde farklı açılımlar sağlayan bir film bulursam yazmaya heves tutarım. “Sen Ben Lenin” filmi kafamda iki pencere açtı. Birincisi, filmi salık veren Metin arkadaşımla nostaljimiz; ikincisi, filmin konusu itibarıyla çağrışan “Balina Aydın” nostaljisi oldu. Buna rağmen yazmak istemedim. İlla yazacak olursam iki yönüyle yazabilirdim. Birincisi, başka bir sanat dalıyla olan benzeşimi açısından ilginç bir deneyim olması itibarıyla eleştirmenlerce oluruyla olmazıyla illaki yazılması gereken bir filmdir. İkincisi, benim açımdan gündem teşkil eden ayrı bir yazı penceresidir. Gündem dediğim şey tesadüf bu ya Sovyet Rusya’nın yıkılış yıldönümü haftasındayız. E filmin konusu olan olay tam da Sovyetler’in yıkılışından kaynaklanan -tüm yıkılışlarda olduğu üzere- ilk yapılanın “kurucu”nun varlığına, şekline şemailine, resmine saldırılması misali Lenin’in heykeline saldırılmasıyla gelişen bir olayın filmidir bu. O nedenle bu karakteristik tepkiden hareketle film üzerinden Sovyet Birliği’nin yıkıl