47- SEN BEN LENİN BİR DE METİN (1)
(NOT: Bu yazı 18 Aralık 2021 tarihinde kaleme alınmıştır.) Pandemi sendromuna kapılalı yirmi bir ay olmuş. Henüz sonu yok bunun. Nasıl olsa yaz tatilinde kalabalıklar içerisine katılmadın mı, diyerek kendime güç vermeye çalışıp yavaş yavaş olağan hayata dönmenin nişanesi olarak kültür sanat izlenceleri içerisine girmeye karar verdim. Tiyatro sahneleri hep kalabalık. Sinema salonları her zamanki gibi daha seyrek. Ürküntüm gidesiye kadar şimdilik sinemaya yatkınım. Aslında laf aramızda “baskı altında kalarak (!)” sezonumu ta bir ay öncesinden tiyatro sahnesinde açtım Ankara’da dostumuz Murat Demirbaş’ın “Meddah”ını izleyerek. Bu sefer bir film seçmem lazım. İyi de o kadar sıyrılmışım ki sinema sayfalarından bile haberim yok. İlk aklıma gelen, her daim steril bir kişilik olduğuna inandığım gerçek bir entelektüel olan dostum Metin Ersoy oldu. Metin demek sinema, opera, bale, klasik müzik, tiyatro ve dahi kitap demektir. Tabii ki taze bilgileri ona soracağım. Ne de olsa o, günceli izleyen